29 Nisan 2016 Cuma

Saflığıma Denk Gelme





Gecenin on ikisinde elimde iki poşet et soğuktan donmuş bir şekilde taksi arıyordum. 

Bu ancak bir gerilim romanının giriş cümlesi olabilir, farkındayım ama yeteri kadar safsanız kişisel tarihinize bir salaklık cümlesi yazmış olursunuz. 

Şimdi, bir insan sizi salak yerine koyuyorsa, bu onun adiliğidir. Bir insan sizi birden fazla kez salak yerine koyuyorsa hakkaten salak olma ihtimaliniz var. 

Benim talihsizliğim Gökhan gibi bir arkadaşa sahip olmamla başlamış olabilir. 
Gökhan, öğretilmiş tüm nezaket kurallarından uzak, insanın yerleşik düzenden önceki ilk hali gibidir. Neden hayatımdadir bilinmez. Nasıl girdiği ve neden çıkamadığı da ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte kendisiyle ilgili bilinmesi gereken tek şey ilkel oluşudur. 

Deli gibi yağmur yağıyordu ve biz son seans bir filmden çıkmıştık. 
Film izledikten sonra insanın üzerine çöken ve yalnızca beş dakika sürebilen bir iyilik hali var ya hani. O beş dakika süresince dünyayi degistirebilirim sandığınız.. 
Ben de dünyayı değil ama Gökhan'ı değiştirebilirim sandım. 

"Yaaaa şu kedinin tipine baksana yazık ne biçim ıslanmış."
"Bırak şimdi kediyi, nerden taksi bulacağız onu söyle."
"Ama çok ıslanmış. Senin eve mi götürsek. Arkadaş olursunuz belki ehehhe"
" Offff şu şemsiyeyi versene sen bana. Boyun o kadar kısa ki gözümü çıkaracaksın. Heh taksi geldi bir tane" 
"Ama kedi?"
"Hala kedi diyo yaa.."
"Dur bir dakika. Sen bu kediye iki gün bak. Ben de seni Burcu'yla tanıştırayım. Nasıl anlaşma"
"Öyle diyorsan durum değişir tabii hehe"




Kedinin Gökhan'la imtihanının dördüncü günü filandı, gecenin bir saati telefonum çaldı.

"Beybi benim bir arkadasım var ismi Deniz. Sana çok yakın oturuyor. Adresi atacağım hemen oraya gitmen lazım. Benim bir emanet var da."
"Ne saçmalıyosun ya ne işim var bu saatte"
"Anlatacak vaktim yok ben şehir dışındayım. Kediyi Deniz'e verdim dönene kadar baksın diye. Kız ailesinin yanına gidecek, alman lazım yoksa zavallı kedim ölür açlıktan" 
"Allah Allah. Kedim filan diyosun.İsmi yok mu hala ehehe"
"Gidip alıcak mısın?"

Gecenin on ikisinde tanımadığım bir kızın kapısını çaldım. 
"Merhaba ben Eda. Gökhan'ın arkadaşıyım. Kedisini size bırakmış sanırım. Almamı rica etti. Müsait misiniz?"

"Kedisini bilmiyorum valla ama iki poşet et bıraktı bana almak istersen. Buzdolabında yeri yokmuş. Bir kaç gün kalsın dedi. Az önce de bir arkadaşım gelecek almaya diye aradı. İki dakika bekleyin getireyim hemen"

"Kedi?"

Elimde iki poşet et soğuktan donmuş bir şekilde taksi bekliyordum. Kafamda Gökhan'a edeceğim küfürler  hazırdı. 

"Alo. Gökhan? Duyuyo musun beni?"
"Süpriiiiiiiiiz. Nasıl beğendin mi? Haftasonu mangal partisine hazır mısın beybi"

"Allah belanı versin senin ya kedi diye gönderdin beni kızın kapısına kedi yok. Kedi nerde?"

"Tatlım bi sakin olsana yaa, senin kedi baya cins bişey çıktı bizim Eren'in nişanlısına sattım ehehehe yoksa nerden alacağım o kadar eti. Kızım sen var ya bitanesin he iyi ki taktın o kediyi peşime heheheh"

İki poşet et ve ben taksiden indik. O kadar mutluydu ki sesi ben de o insanlardan olmak istedim. Hayatta iki poşet et dışında hiç bir şeye bağlanmayan o insanlardan..