8 Mart 2016 Salı

En Kararsız





Karar verememeyi seviyorum. Sanki  uzun bir kuyruktaymışım da beklemekte olduğum şeyden her an vazgeçip başka bir sıraya geçebilirmişim gibi. 
Önümde sonsuz seçenekler uzanıyormuş da karar veremediğim her durumda hayat bana yeni seçenekler sunacakmış gibi. 
Yalan tabii bunlar, hayat bazen seçenek bile sunmuyor biliyorum ama böyle düşünmek kimseyle paylaşmadığım müddetçe sorun değil. 
Ne bileyim deli filan derler..

"İstediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?"
"Arkadaşlar sormayın artık bunu evet dedim ya"

Şıklara baktım. Hiç biri doğru gibi gelmiyordu. Şairin burada anlatmak istediği şey 2016 yılında kara mizah gibi duruyordu. Memleketin göğü plazalardan görünmüyor, tarlalar hes projesine kurban gidiyor, kuşların diyarına üçüncü havalimanı yapılıyordu. Belki de şair bugünleri öngöremiyordu ama çalışmaya çalıştığım şirket on yıl sonra kendimi nerede gördüğümü soruyordu. 
Sıkıntıyla saatime baktım. Sigara içmek istiyordum. Şu zeka seviyemizle alay eden sınavı parçalayıp atmakla, sevimsiz bir işe başlamak arasındaydım. 
Soruya döndüm. Şair tarlası sarı olmayan bir memleketi yine de sever miydi merak ettim. 
Koca insanların canla başla şairin anlatmak istediğini, şıkların arasında arayışını izledim. Cevap orada yoktu ama bişey diyemedim. 
Kendi aramızda konuşmak yasak olduğundan bir tek kendime söyledim. 

"Pardon! Arkadaşım. Biz size mavi kalemle dolduracaksınız demedik mi? Dalga mı geçiyorsunuz yahu. Gören de ilkokul sınıfına gözetmenlik yapıyorum sanacak. Şaka gibisiniz!"

"Arkadaşlar. Bakın fısıldaşıyorsunuz. Çok basit sorular bunlar. Yapamıyorsanız çıkın"

"Daha işe alınmadan laubalilik yapan arkadaşların farkındayım. Gerekli işlemi yapıcam, az kaldı"

Kuşların göç yollarını düşündüm. Sahi bir çizgi film vardı. Hımbıl bir kazın yaban kazlarına katılıp göç etmesini anlatıyordu. Hiç bir zaman izleyemediğim son bölümünü merak ettim. Nils ailesine kavuştu mu hiç öğrenemedim. 

"Burası, okul değil. Kalemin bittiyse yedeğini alsaydın! Bu ne rahatlık, anlamıyorum"

"Siz hanımefendi! Evet evet siz, sınav kağıdınızı doldurmayacaksınız galiba"
"Kararsızım ben"
"Hangi soruda kararsız kaldınız. Buyrun isterseniz bana sorun ahahahah. Yok daha neler"
" Cahit Sıtkı Tarancı, memleket isterim derken İskoçya'yı mı tarif etmiş, emin olamadım"
"Dalga mı geçiyorsunuz?"
"Yooo sanırım, kaydırma yapıyorum. " 



Çıktığımda hissettiğim tek şey özgürlüktü. Kararsızlığımdan çoğu kez utanırım. Bu sefer bazı kararsızlıkların insana kanat taktığını, göç yollarının aslında hiç kapanmadığını farkettim. 
Evet belki bu coğrafyada linç kültürü asla bitmeyecek, sistem bizi zorlaya zorlaya parçalara ayıracaktı ama arada bir içimizdeki o "son kararım bu değil" diye bağıran sesi dinleyecektik..  


Not: Ömrümüzün sonuna kadar istediğimiz kadar kararsız kalalım, zaman zaman kaydırmalar yapalım ama hep hep özgür olalım. 8 Mart bütün ruhu kararlı, kararsız, güzel, çirkin, huysuz ve tatlı kadınlara gelsin. İyi ki varız. Dünyayı biz kurtaracağız ;)